Tahran Yunus Emre Enstitüsü, Salis Neşriyat ile beraber “Sezai Karakoç ve Hızır’la Kırk Saat” programı düzenliyor.

Program çerçevesinde şair, yazar, mütefekkir Sezai Karakoç ve onun ilk şiir kitabı olan Hızır’la Kırk Saat’in Farsça tercümesi dolayısıyla bir panel düzenlenecek.  Ayrıca panel sonunda Sezai Karakoç’un kitaplarından oluşan bir sergi yapılacak ve Mütercim Ata İbrahim Rad Hızır’la Kırk Saat kitabının Farsça tercümesini okurlara imzalayacak.

22 Eylül 2016 tarihinde Tahran Salis Neşriyat Konferans salonunda gerçekleştirilecek olan panel saat 18.00’de başlayacak. Panele;  Prof. Dr. Turan Koç, Nâser Feyz, Ata İbrahimi Rad, Foad Neziri katılacak.

Program, edebiyatseverlere açık ve ücretsiz olarak gerçekleştirilecek.

Sezai Karakoç ve Hızır’la Kırk Saat

Medeniyet tarihimizde bolluğun, bereketin timsali, darda kalanlara yardımcı, yol gösterici olarak bilinen Hızır, zengin çağrışımları ve mistik yönüyle Kur’ân-ı Kerim`den iktibas yapılarak Sezai Karakoç’un şiirine konuk olmuştur.

Modern Türk şiirini İslam medeniyeti ve estetiğiyle birleştiren Sezai Karakoç’un kırk bölümden oluşan şiirinin adıdır Hızır’la Kırk Saat. Eserin ilk baskısı 1967 yılı Mayıs-Haziran aylarında yazılmış ve doğrudan kitap olarak yayımlanmıştır. Geçmişe doğru uzanan bakışların yoğunlaştığı Hızır’la Kırk Saat’in ana gövdesini dinî kıssalar, peygamber mucizeleri, evliya menkıbeleri oluşturmaktadır.

40 bölüm boyunca yeni ve bambaşka bir dünyanın kapılarını açan şiirin iki ayrı anlatıcısı vardır: Hızır ve Şair...

Kırk bölümlük serüven boyunca Hızır’ın öne çıkması, şairi geride bırakmaz. Kimi zaman Hızır konuşur, şair susar; kimi zaman da şair konuşur, Hızır susar. Bu çeşitlilik aynı zamanda aynileşmeyi de beraberinde getirir. Ki bu durum bizi, Hızır şairdir şair de Hızır’dan başkası değildir, anlayışına götürür.

Medeniyet tarihimizde bolluğun, bereketin timsali, darda kalanlara yardımcı, yol gösterici olarak bilinen Hızır, zengin çağrışımları ve mistik yönüyle Kur’an-ı Kerim`den iktibas yapılarak Sezai Karakoç’un şiirine konuk olmuştur. Halk inanışına göre ‘Âb-ı Hayat’ı içerek ölümsüzlüğe kavuşan Hızır AS.’ın, Âb-ı Hayat imajının kopmaz bir parçası olarak adından sıklıkla bahsedilir.